Bırakmak Normaldir
Modern dünya’da herkesin söylediği hatta kendi kendimize bile söylediğimiz şey “yap”, “yapman lazım”, “vazgeçmek kaybedenler içindir”. Ben ise kendine gerçekten şunu sormanı istiyorum: “Nasılsın ve nasıl hissediyorsun?”. Yargılamadan, değiştirmeye çalışmadan, sadece gözlemleyerek, tam da şu anda kafandan nasıl düşünceler geçtiğini bir izle.
Kısa süreli işler
Hayatım boyunca “maymun iştahlı” olarak nitelendirildim. Bir gün oluyor gitar çalmaya heves ediyordum. Gitar alınıyor, kursa yazdırılıyor, her pazar saatlerimi kursta geçiriyordum. Sonra bir gün oluyor, ben artık gitar çalmak istemiyordum, dans etmek istiyordum. Sonra ondan da vazgeçip tiyatroya merak salıyordum. Anlayacağınız her şeyi bir noktada bırakıyordum.
Yıllar geçti üniversitede çok zaman harcadığım, emek verdiğim kulüpteki kariyer komitesi başkan yardımcılığı görevimi tam ortada bıraktım. Biraz daha geçti, daha yeni başladığım dijital pazarlama işimi (birçok insanın da çok iyi diyeceği bir iş) bıraktım. Günün sonunda da şımarık oldum, vazgeçen oldum, yarı yolda bırakan oldum. Fakat bir tek şey olmadım, kendime karşı iki yüzlü olmadım.
Karar verme zamanı
Hayatım boyunca bana hizmet etmeyen şeyleri değiştirme iznini kendime verdim, yeni şeyler denemeye de devam ettim. Sadece burada zor olduğu için bir şeyden vazgeçmekle, artık sana hizmet etmediği için bir şeyden vazgeçmek arasındaki farkı anlamak gerekir. 1 yıl önce çok sevdiğim işimden istifa ettim. Bu karar, iyi olmadığım ya da çok zorlandığım bir şeyden vazgeçmekle ilgili değildi. Aksine başlarda bu zorluk beni kamçılayan bir şeydi. 3 yıl boyunca çok iyi işlere imza atmış, takdir toplamış, birçok alanda deneyim kazanmıştım. Yine de, tüm bunları geride bırakıp freelance olarak daha küçük nispeten daha küçük işler almayı tercih ettim. Neden? Çünkü bir önceki işimde kanıtlayacak bir şeyim kalmamıştı, kazanacak bir şeyim de kalmamıştı ve daha da önemlisi, ayrılmanın bedeli genellikle düşündüğümüz kadar yüksek değildi.
Çoğu zaman, ayrılmayı yanlış bir şekilde geride bir şeyler bırakmak olarak çerçevelendiriyoruz. Aksine, ayrıldığımızda tüm deneyimlerimizi yanımızda götürürüz. Kimse sizin başarılarınızı, deneyimlerinizi ve öğrendiklerinizi sizden alamaz, bu yüzden bir şeyi bırakma kararını bu şekilde değerlendirmemeli. Yıllar içinde ne zaman vazgeçmem gerektiğini bilme mentalitesi bana oldukça fayda sağladı. Bu sayede birçok deneyim kazandım ve yeni şeyler öğrenmeye ve büyümeye devam ettim, çünkü bunlar için alanım vardı. Bu, vazgeçmenin göz ardı edilen önemli bir faydasıdır. Bir seçimden vazgeçtiğinizde, başka bir şeyi takip edebilmek için kendinize alan ve fırsat yaratırsınız.
Bir yolda ne kadar uzun süre harcarsanız, o kadar kalma baskısı hissedersiniz. Özellikle yaşlandıkça, seçimlerimizin daha ciddi sonuçları oluyormuş gibi gelir. Kendi ihtiyaçlarımızı karşılamayan bir işte kalmanın maliyetleri genellikle fiziksel ve mental sağlığımızı riske atmak anlamına gelir. Ömür boyu tek bir işte veya kariyerde kalmak zorunda olduğumuzu kim söyleyebilir? Birçoğumuzun 20’li yaşlardaki ihtiyaçları, 30’lu veya 40’lı yaşlardaki ihtiyaçlarından farklıdır. Genellikle yeni bir şey için alan açabilmek adına, başka bir şeye veda etmemiz gerekir. Vazgeçmek, bu değişiklikleri yapabilmek için gerekli bir beceridir.
Vazgeçmek mi güçlü olmak mı?
Tam da burada, vazgeçmeyi negatif bir özellik olarak görmek yerine bir güç olarak tanıyın. Vazgeçmek, değişen ihtiyaçlarınıza ve etrafınızdaki değişen dünyaya uyum sağlamanızı sağlar. Hislerinizi fark edin, içgüdülerinizi dinleyin ve her zaman bunun “kaçmak” yerine bir şeye “koşmak” olduğunu hatırlayın. Tek bir hayatımız var, bu yüzden bu hayatı en iyi şekilde yaşamak için neyi bırakmanız gerekiyor?"